Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu Kararı
Makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla yapılan başvuruların AYM tarafından incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden kalmadığından başvurunun düşmesine karar verilmiştir.
13.10.2023
Anayasa Mahkemesi (“AYM”) tapu iptali ve tescil davası olarak açılan davanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine yönelik yapılan başvuru ile ilgili olarak “incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmemesi” nedeniyle başvurunun düşmesine karar vermiştir.
AYM’nın 2023/18536 başvuru numaralı ve 25.07.2023 tarihli kararı (“Karar”) 10 Ekim 2023 tarihli ve 32335 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.[1]
Başvuru Konusu Olay
Olayda başvurucu, kadastro çalışmaları sırasında tespit harici yol olarak bırakılan taşınmazın eski tapu kaydına göre adına tesciline karar verilmesi talebiyle tapu iptali ve tescil davası açmıştır. Görevli mahkeme, başvurucunun açtığı davanın kabulüne ve tapu kaydının iptali ile taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar vermiştir. Bu karar davalılar tarafından istinaf edilmiş ve istinaf mahkemesi kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. Yerel mahkeme, yargılamaya yeniden başlamış ve davanın kabulüne, tapu kaydının iptali ile taşınmazın davacı adına kayıt ve tesciline karar vermiştir.
Başvurucu AYM’ye bireysel başvurusunda tapu iptali ve tescil davasının uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
AYM Kararının İncelenmesi ve Gerekçesi
Başvurucunun bireysel başvurusu neticesinde Türkiye aleyhine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (“AİHM”) yapılan başvurular üzerine verilen kararlar incelenmiştir. AİHM, yargılamaların uzun sürdüğü ve makul sürede sonuçlanmadığı gerekçesiyle Türkiye aleyhine çok sayıda başvuru almış ve bu başvurular sonucunda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Ayrıca AİHM Türk hukukunun başvuruculara yargılamanın uzunluğuna itiraz edebilecekleri bir hukuk yolu sunmadığı gerekçesiyle etkili başvuru hakkının da ihlal edildiğine karar vermiştir. AYM kararında da gerek AİHM’nin gerekse AYM’nin makul sürede yargılanma hakkının ihlali konusunda daha önce vermiş olduğu pilot kararlara değinilerek, bu kararlara istinaden getirilen yasal düzenlemelere ilişkin değerlendirmelerde bulunulmuştur.
1. AİMH ve AYM’nin Konu Hakkındaki Pilot Kararlarına ve İlgili Yasal Düzenlemelere İlişkin Değerlendirmeler
AİHM tarafından verilen çok sayıda ihlal kararından sonra Ümmühan Kaplan/Türkiye kararı bu konuda bir pilot karar olarak kabul edilmiştir. Söz konusu kararda adil yargılanma hakkına ilişkin ihlallerin Türkiye’de uzun yıllardır devam ettiği, bu durumun iç hukuk düzeninde yapısal bir problem oluşturduğu tespit edilmiştir. Bu karar üzerine 6384 Sayılı Kanun ile makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiası ile AİHM’ne yapılmış başvuruları inceleme yetkisi ve görevi Adalet Bakanlığı Tazminat Komisyonu Başkanlığı’na (“Tazminat Komisyonu”) verilmiştir. AYM’ye yapılan çok sayıda başvuru üzerine 6384 Sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi ile yeni bir düzenleme yapılmıştır. Bu doğrultuda, 31.07.2018 tarihi itibari ile AYM’de derdest olan bireysel başvurular hakkında başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemezlik kararı verilmesi üzerine, bu kararın tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat üzerine, söz konusu başvuruların Tazminat Komisyonu tarafından incelenebileceği düzenlenmiştir.
Başvuru kapsamında atıf yapılan, AYM’nin Nevriye Kuruç kararında da makul sürede yargılanma hakkına ilişkin yapısal bir problem olduğu, sorunun giderilmesine yönelik alınan tedbirlere karşın, makul sürede yargılanma hakkının ihlali sonucunda ortaya çıkacak zararların tazmin edilebilmesi için bireysel başvuru yolundan önce etkili bir başvuru yolunun kurulması gerektiği tespit edilmiştir. Kararda tespit edilen yapısal sorunun giderilmesi için kanuni bir düzenleme yapılması amacıyla kararın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderilmesine karar verilmiştir. Nevriye Kuruç kararının yayımlanmasından sonra 6384 Sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinde değişiklik yapılmıştır. Yürürlüğe giren geçici 2. maddeye göre 09.03.2023 tarihi itibariyle AYM önünde derdest olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı veya mahkeme kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da icra edilmediği iddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin AYM başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul edilemezlik kararından sonra Tazminat Komisyonu’na başvuru yapılmasının yolu açılmıştır. Ne var ki, söz konusu düzenleme ile 09.03.2023 tarihinden önce yapılan başvurular için bir yol açılmışsa da 09.03.2023 tarihinden sonraki başvurular için herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Yalnızca belli bir tarihe kadar olan başvurular yönünden bir düzenleme yapılmış olması, AYM tarafından pilot karar olarak verilen Nevriye Kuruç kararının gereğinin tam olarak yerine getirilmemesi olarak yorumlanmıştır.
2. Bireysel Başvuru Yolunun İkincil Nitelikte Olduğuna İlişkin Değerlendirmeler
AYM kararında bireysel başvuru yolunun ikincil nitelikte bir başvuru yolu olduğu hatırlatılmıştır. İhlal iddialarının ancak etkili bir idari veya yargısal yol oluşturulduktan sonra bireysel başvuruya konu edilebileceği kabul edilmiştir. Bu aşamadan sonra başvuruların etkili bir idari veya yargısal yol ihdas edilmeden doğrudan AYM tarafından incelenmesinin temel hak ve özgürlerin korunması ve geliştirilmesi anlamında bir katkı sağlamayacağı belirtilmiştir.
Ek olarak AYM’nin, Anayasa'nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâllerin hiçbirini içermeyen on binlerce başvuruyu ilk elden incelemek zorunda kalmasının yaşam hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, ifade özgürlüğü gibi diğer temel hak ve özgürlüklerin ihlali iddiasıyla yapılan diğer başvuruların incelemesini güçleştireceği, ayrıca bizatihi Anayasa Mahkemesi önünde geçen süre bakımından makul sürede yargılanma sorununa da yol açabileceği vurgulanmıştır.
Bu kapsamda verilen ihlal kararlarının sayısı ve AYM’nin daha önce verdiği pilot kararı da dikkate alındığında makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla yapılan başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmediği için oyçokluğuyla başvurunun düşmesine karar verilmiştir.
Sonuç
Söz konusu AYM kararı, makul sürede yargılanma hakkı ile ilgili olarak Türk hukuk sisteminde mevcut olan yapısal problemleri tespit etmiştir. Makul sürede yargılanma hakkının ihlaline ilişkin verilmiş olan kararların sayısı ve karar kapsamında ele alınan ilkeler göz önünde bulundurulduğunda, başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmemiştir.
6384 Sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi ile 09.03.2023 tarihine kadar AYM önünde makul sürede yargılama yapılmadığı iddiasına ilişkin başvurular için, Tazminat Komisyonu’na başvuru imkanı mevcut olduğundan 10.03.2023 tarihinden itibaren yapılan başvurularda düşme kararı verilmesi gerektiğine hükmedilmiştir.
10.03.2023 tarihinden itibaren AYM’ye yapılan başvurular için, AYM’ye başvuru yapılmadan önce başvurulabilecek idari veya yargısal başvuru yolunun ihdas edilmesi halinde AYM tarafından anılan yola ilişkin de bir değerlendirme yapılacağı belirtilmiştir.
Başvurunun düşmesine oyçokluğu ile karar verilmiş olup başvuruya ilişkin verilen karşı oylarda; etkili bir başvuru yolu oluşturulmayan durumlarda mahkemenin bu gerekçeye dayanarak inceleme yapmamasının temel hak ve hürriyetlerin korunmasına bir katkı sağlamayacağına, başvurucudan kaynaklanmayan, aynı zamanda anayasal veya yasal bir düzenlemeden de kaynaklanmayan gerekçelerin yorum yoluyla haklı sebep olarak nitelendirilemeyeceğine dikkat çekilmiştir.
[1] AYM Genel Kurulu kararının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.
-
Törehan Büyüksoy
Managing Partner